başka türlü söylenemezdi; söylenmek istenmemişti. bir temenniyi de aşmıştı artık, bir ihtiyaca doğru hızla yol almaktaydı...
işte o yüzden:
"bayat bir somun ekmeğin
kokusuyla boyuyorum sarıyı
bak bu köşede gözlerin
eksiltiyorum ruhumu her fırçada
çal, çalsana kapımı
ister uykulu, ister uykusuz
bak burada beyaz ellerin
biraz eksik sarıyorsa belimi
görmemiş der geçerim
şeffaf çizdim ben zaten kendimi
çal, çalsana kapımı
ister hüzünlü, ister hüzünsüz
sonra bir ev boyadım sana
kapısı mavi, zili deniz
içinde yaşasak ikimiz
geç bunları demeden şimdi
çal, çalsana kapımı
ister huzurlu, ister huzursuz"
birsen tezer
2 yorum:
az önce dinledim bu şarkıyı...sonra blog'una geldim...ne güzel dedim...aynı şarkı...
artık kapı çalmalı di mi...
yoğun istek üzerine...(:
sevgimle...
L.
L: :) (çaldı!) şşşşşşt. :)
Yorum Gönder