Şubat 15, 2010

çal-sana kapımı!

başka türlü söylenemezdi; söylenmek istenmemişti. bir temenniyi de aşmıştı artık, bir ihtiyaca doğru hızla yol almaktaydı...
işte o yüzden:

"bayat bir somun ekmeğin
kokusuyla boyuyorum sarıyı
bak bu köşede gözlerin
eksiltiyorum ruhumu her fırçada

çal, çalsana kapımı
ister uykulu, ister uykusuz

bak burada beyaz ellerin
biraz eksik sarıyorsa belimi
görmemiş der geçerim
şeffaf çizdim ben zaten kendimi

çal, çalsana kapımı
ister hüzünlü, ister hüzünsüz

sonra bir ev boyadım sana
kapısı mavi, zili deniz
içinde yaşasak ikimiz
geç bunları demeden şimdi

çal, çalsana kapımı
ister huzurlu, ister huzursuz"

birsen tezer

2 yorum:

Anonymous dedi ki...

az önce dinledim bu şarkıyı...sonra blog'una geldim...ne güzel dedim...aynı şarkı...
artık kapı çalmalı di mi...
yoğun istek üzerine...(:
sevgimle...
L.

Vivien Skylark dedi ki...

L: :) (çaldı!) şşşşşşt. :)