Nisan 26, 2011

ağustos, titreme, su, oluk

ağustosta gelen titremenin
aslen ne ağustos'la ilişkisi var ne üşümeyle

öyle bir titreme ki o
her şeyden habersiz uyuyan ben
ben, ince metal levhadan bir beden
üzerime düşen bir avuç demir boncukla nasıl sarsılmıştım o yaz günü

öyle bir titremeydi ki o
ömürlük armağan.
yanlış yataklarda yaşanan illegal ve zamansız titremeler gibi
suyun yanlış oluğa akması gibi

sahi neden o oluğa aktı su?

fark etmez mi onun için aktığı oluk?

ya da aynı mıdır her oluğun tadı?

neden o oluk diyorum! neden?
ben ne yapıyordum o anda misal?
bir ses duydum mu?
saatler kaçı gösteriyordu?
kaç hayat bitiyor kaç hayat başlıyordu?

insan aynı olukta kaç kere yıkanır?
sorarım size ey efrad!
yok mu bir cevabınız?

Nisan 25, 2011

istenmeyen başlık

kar, beyazdır. öyledir değil mi? kara bassanız da iz olur, basmasanız da. ama nedense ilk basan olmak istersiniz. o gün biri zaten basmışsa o gece erkenden uyumak, ertesi sabah erkenden uyanmak ve kara ilk basan kişi olmak istersiniz.
çünkü, basılmış kara basmak kötüdür. kâr getirmez. ayrıca "ejderha olsan kâr etmez" fakat onun konumuzla bir alakası yok.
hülasa, iğrençtir basılmış kara basmak. bembeyaz karın üstünde bilmem kaç numara kötü bir ayakkabı izi. düşünsenize.

*****

"her şeye benim hakkım var" meselesinden çok uzakta bir şey söyleyeceğim şimdi. ben bazı insanların bazı anlarda bazı şeylere hiç hakları olmadığını düşünüyorum. (aaaa ne kadar faşistsin!). ama öyle gerçekten. haddini bilmemek bir ahlak kuralından çok öte bir şey bence. misal bi tren düşün şimdi. istanbul'dan ankara'ya gidiyor olsun. o trende 5. vagonda bulunan kompartımandaki 43 numara koltuğu birkaç seneliğine satın almışsın diyelim. ve o birkaç sene seyahat etmişsin o koltukta. fakat sonra bir gün demişsin ki ben sıkıldım artık 43 numaradan. 7. vagondaki 67 numaralı koltukta oturmak istiyorum artık. 43 numaradaki bütün haklarından feragat ettiğini bağıra çağıra söylemişsin herkese. gitmişsin bir bakmışsın ki 67 numaralı koltuğun olduğu kompartıman bomboş, rutubet kokuyor ve perdeleri de iğrenç! küçük gerizekalı kız çocukları gibi ağlayıp ben 43 numarayı geri istiyorum demişsin. kondüktör gelmiş, elinden tutmuş, götürmüş. bir bakmışsın ki 43 numarayı çoktan başka bir yolcu almış. ve biletinin üzerinde "belirsiz süreli" yazıyor. gerizekalı kız çocuğu olduğun için susup 67 numaraya oturmamışsın. ne yapmışsın? gece gece gelip 43 numaranın camına taş atmışsın. "burada niye oturuyorsun, bana ne ben oturacağım" falan demişsin. "43 numarayı nasıl satarsınız benden habersiz" şeklindeki gerizekalı yakınmalarınla tcdd'yi rahatsız etmişsin. "niye yapıyorsun?" demiş sana 43 numaranın yeni sahibi. sadece "43 numarayı özledim" demişsin cevap olarak. "has.....r ordan!" demiş 43 numara da sana , orada gebermişsin.

yooook tabii temennimiz bu değil. niye geberiyorsun, geberme, salak mısın? "herkes kendi evinin önünde oynasın, yoksa topunuzu keserim" amcası/teyzesi olmak istemem ama bi zahmet herkes kendi evinin önünde oynasın.
ben gelip 67 numaraya oturmak istiyor muyum, al 67 numaranı başına çal. ben 43 numaradayım ve burayı seviyorum. şimdi lütfen çekip gider misin?

(bu son olsun)
(bolsun)
geber!